-
-
- AdminCP
- #1
İkinci bir genel yanılgı ise, “Ama bu burçta yazılanlar aynen beni tarif ediyor” düşüncesidir. Diğer burç yorumlarını da açıp okuyun, mutlaka aralarında sizinle oturan özellikler keşfedeceksiniz. Genel halka hitap eden özellikleri kişisel algılamak psikoloji alanında “Forer (Barnum) Etkisi” olarak bilinmektedir, astrologlar da bu etkinin ne olduğundan haberdarlar elbette, hatta mantıksal safsataları da araştırıp astroloji eleştirmenlerin hangi safsatalara başvurduklarını bulmaya çalışabildiklerini görebilirsiniz kendi yayınları ve siteleri içerisinde.
Yine de bu etkiye dair kısa bir açıklamada bulunalım: 1990 yılında John McGrew ve Richard McFall tarafından gerçekleştirilen bir deneyde 4 erkek ve 19 kadın gönüllünün dosyaları 6 profesyonel astroloğa verildi. Astrologlardan, bu dosyalardaki kişileri, astrolojik doğum haritalarıyla eşleştirmeleri istendi. Profesyonel astrologlar, bu konuda hiçbir deneyimi olmayan ve rastgele, kendi bilgilerine göre eşleştirmeyi yapan bir kontrol grubundan (astrolog olmayan bir diğer gönüllüden) daha başarılı olamadıkları görüldü. Üstelik 6 astroloğun yaptıkları tahminlerin hiçbiri birbiriyle örtüşmedi. Yine de insanlar, söylenen özellikleri kendileriyle bağdaştırabildikleri için, bu da demin de belirttiğimiz gibi “Beni tarif ediyor” cümlesinin sarf edilmesine sebep olmaktadır. Bu durum, psikolog Bertram R. Forer tarafından 1940'lı yıllarda fark edilmiştir. O dönemde meşhur bir Amerikalı şovmen ve iş adamı olan Phineas T. Barnum'un sürekli kullandığı "Herkese uyan bir şeylerimiz var!" mottosunun, astrolojinin arka planında yatan sahtekarlığın anahtarı olduğunu düşündü. Yaptığı araştırmalar sonucunda, gazetelerde ve dergilerde yer alan günlük, haftalık ve aylık burç yorumlarının sözde analizlerin insanlara neden uyduğunu, daha doğrusu insanların buna neden kandığını göstermeyi başardı. Analizlerin içerisindeki argümanlar o kadar geniş ve kapsayıcıydı ki ve o kadar çok sayıda olasılığı içeriyordu. Günümüzde buna "Forer Etkisi" ya da "Barnum Etkisi" deniyor ve bu terimler, 1956 yılında psikolog Paul Meehl tarafından ileri sürülmüştür. Forer Etkisi, onu keşfeden bilim insanına ithafen, Barnum Etkisi ise bu etkiyi iş modeli olarak kullanan iş adamına ithafen kullanılmaktadır.
Forer, sözde analizlerin insanlara nasıl uyduğunu bilimsel bir teste tabi tutmak istedi ve öğrencilerine bir kişilik testi verdi. Öğrencilerine, her birinin sınavlardan aldıkları puanlara göre hazırladığı eşsiz bir kişilik analizi verdiğini söyledi. Bu analizin, kendilerine ne kadar uyduğunu değerlendirmelerini istedi. Aslında, her biri, aynı analizi almıştı. Benzer bir deneyi illüzyonist Derren Brown da gerçekleştirmişti. Kısacası kişiliğe özel olan bir şey yoktu ancak öğrencilere öyle söylenmişti. Her bir analizde şu 13 madde bulunuyordu:
Yine de bu etkiye dair kısa bir açıklamada bulunalım: 1990 yılında John McGrew ve Richard McFall tarafından gerçekleştirilen bir deneyde 4 erkek ve 19 kadın gönüllünün dosyaları 6 profesyonel astroloğa verildi. Astrologlardan, bu dosyalardaki kişileri, astrolojik doğum haritalarıyla eşleştirmeleri istendi. Profesyonel astrologlar, bu konuda hiçbir deneyimi olmayan ve rastgele, kendi bilgilerine göre eşleştirmeyi yapan bir kontrol grubundan (astrolog olmayan bir diğer gönüllüden) daha başarılı olamadıkları görüldü. Üstelik 6 astroloğun yaptıkları tahminlerin hiçbiri birbiriyle örtüşmedi. Yine de insanlar, söylenen özellikleri kendileriyle bağdaştırabildikleri için, bu da demin de belirttiğimiz gibi “Beni tarif ediyor” cümlesinin sarf edilmesine sebep olmaktadır. Bu durum, psikolog Bertram R. Forer tarafından 1940'lı yıllarda fark edilmiştir. O dönemde meşhur bir Amerikalı şovmen ve iş adamı olan Phineas T. Barnum'un sürekli kullandığı "Herkese uyan bir şeylerimiz var!" mottosunun, astrolojinin arka planında yatan sahtekarlığın anahtarı olduğunu düşündü. Yaptığı araştırmalar sonucunda, gazetelerde ve dergilerde yer alan günlük, haftalık ve aylık burç yorumlarının sözde analizlerin insanlara neden uyduğunu, daha doğrusu insanların buna neden kandığını göstermeyi başardı. Analizlerin içerisindeki argümanlar o kadar geniş ve kapsayıcıydı ki ve o kadar çok sayıda olasılığı içeriyordu. Günümüzde buna "Forer Etkisi" ya da "Barnum Etkisi" deniyor ve bu terimler, 1956 yılında psikolog Paul Meehl tarafından ileri sürülmüştür. Forer Etkisi, onu keşfeden bilim insanına ithafen, Barnum Etkisi ise bu etkiyi iş modeli olarak kullanan iş adamına ithafen kullanılmaktadır.
Forer, sözde analizlerin insanlara nasıl uyduğunu bilimsel bir teste tabi tutmak istedi ve öğrencilerine bir kişilik testi verdi. Öğrencilerine, her birinin sınavlardan aldıkları puanlara göre hazırladığı eşsiz bir kişilik analizi verdiğini söyledi. Bu analizin, kendilerine ne kadar uyduğunu değerlendirmelerini istedi. Aslında, her biri, aynı analizi almıştı. Benzer bir deneyi illüzyonist Derren Brown da gerçekleştirmişti. Kısacası kişiliğe özel olan bir şey yoktu ancak öğrencilere öyle söylenmişti. Her bir analizde şu 13 madde bulunuyordu:
- Sizde, diğer insanların sizi sevmesine ve hayranlık duymasına yönelik yoğun bir ihtiyaç var.
- Kendinizi eleştirmeye çok açıksınız.
- Kendi avantajınıza çevirmediğiniz büyük bir kullanılmayan kapasiteye sahipsiniz.
- Bazı kişilik zaaflarınız olsa da, genellikle onların üstesinden gelebiliyorsunuz.
- Cinsel beklentileriniz, sizin için problemler doğuruyor.
- Dışarıdan bakıldığında disiplinli ve öz kontrole sahipsiniz; ancak aslında endişeli ve güvensizsizsiniz.
- Bazı zamanlarda doğru şeyi yaptığınızdan ve doğru tercihte bulunduğunuzdan emin olamıyorsunuz.
- Her seferinde birazcık değişim olsun istiyorsunuz ve eğer kısıtlamalarla karşılaşırsanız rahatsız oluyorsunuz.
- Kendinizin bağımsız bir düşünür olduğunuzla övünüyorsunuz ve diğerlerinin açıklamalarını kanıtsız görüyorsunuz.
- Kendinizi başkalarına açmanın çok da akıllıca olmadığını düşünüyorsunuz.
- Bazı zamanlar dışa dönük, cana yakın ve sosyalsiniz, diğer zamanlarda ise kapalı, ilgisiz ve içe dönük.
- Bazı tutkularınız oldukça gerçek dışı.
- Güvenliğiniz, hayatınızdaki temel amaçlarınızdan biri.